Bio-hacking: Kendimizi “insan ötesi” seviyesine taşımak

İşyerlerinde çalışanların kapıları açıp terminallere giriş yapmasını, ürünlerin ücretini ödemesini sağlayan mikroçip implantlarının gelişini gördük. Bu teknoloji, çalışanların görevleri daha kolay, hızlı ve daha iyi sonuçlarla yürütmesini sağlayan “bio-güçlendirme” döneminin başlangıcı olabilir.
Peki “insan ötesi” seviyeye ulaşmak ne demek? Kendimizi temel, bilindik özelliklerimizin ötesine taşıdığımızda, bugüne kadar çalışma şekillerimiz, iletişim yöntemlerimiz ve eğlence anlayışımızı tamamen değiştiren teknolojinin dönüştürücü gücünün, bu sefer en basit görevleri dahi yerine getirme yeteneğimizi bir üst seviyeye taşıyacağı bir dünya hayal edebiliyoruz. 
Akıllı saat, Google Glass 2.0 gibi biometrik giyilebilir ürünler ve sağlık durumunu takip etmeyi sağlayan teknoloji ürünleri, gelecekte teknolojinin insan oğlunun sınırlarını ve potansiyelini nasıl zorlayacağının da bir göstergesi. Bu gelecek ancak giyilebilir teknolojinin çalışma ortamlarında daha fazla kullanılmasıyla mümkün olabilir. 
Space-X girişimcisi Elon Musk bu konuda şöyle düşünüyor: “İnsanoğlu ekonomiye değer katmaya devam etmek istiyorsa, yeterliliklerini artırmak için biyolojik zeka ve makine zekasını birleştirmelidir.” Musk insan vücudunun kapasitesini artırmak için mekanik ya da dijital takviyelerin kullanmasını gerektiğini savunan isimlerin başında geliyor. 
Yakın gelecekte çalışanların teknolojinin hızına ayak uydurabilmesi için akıllı implantları, yüksek performanslı protezleri, hafıza geliştiren bileşenleri ve “giyilebilir” ürünleri kullanması gerekecek. Bu “geleceğin” çoğu kişinin düşündüğünden çok daha yakın olduğunu gösteren pek çok örnek de var. 
Yazar Eve Herolds’ın “Beyond Human” kitabı bilişim, gen tedavileri ve robot bilimin bir kombinasyonunu temel alan yeni medikal teknolojilerin gelişimini inceliyor. Herold kitapta bu teknolojilerin yaşamlarımızı dramatik bir şekilde dönüştürme potansiyeli olduğunu, yaşam süresi ortalamasını bu sayede uzatabileceğimizi ileri sürüyor. 
Katalan-İngiliz sanatçı Neil Harbisson kendini “siborg” olarak tanımlıyor. Siborglar, vücudunu çeşitli takviyelerle güçlendiren kişileri tanımlamak için kullanılan popüler bir bilim kurgu terimi. Kendini siborg olarak tanımlayan kişiler, günümüzde haklarını savunmak ve yasal çerçevede kimliklerini kabul ettirmek için adım atmaya başladı bile. Bu da temel insani yeterliliklerini makine parçası gibi takviyelerle geliştiren insanlarla bir arada çalışacağımız bir gelecek gerçeğinin sandığımızdan daha yakın olduğunu gösteriyor. 
Fiziksel ve zihinsel yeterliliklerimizin sınırlı olduğu kavramı ciddi bir şekilde zayıflıyor. Daha temel ve öncelikli sağlık standartlarını karşılamakta bile sıkıntı yaşayan toplumlar olsa da, insan formunun fiziksel özelliklerinin, kırılganlıklarının ve limitlerinin performans artıracak şekilde takviyelerle güçlendirilebileceğini savunan görüş her geçen gün hız kazanıyor. 

Bio-hacking alanindaki en yeni gelişmeler  

Giyilebilir Refah

Giyilebilir cihazlar, işverenlerin çalışanlarının fizyolojik alışkanlıklarını ve refahını takip etmesi amacıyla da kullanılabilir. İşverenler bu şekilde çalışanlarına gerekli destek seviyesini sağladıklarından emin olabilirler. Son yıllarda sigorta grubu Aetna iyi bir uyku uyuyup işe gelen çalışanlarını ödüllendirme yoluna gitti. Bu değerlendirmeye katılan çalışanlar, şirketin bu işe özel olarak geliştirdiği sağlık platformuna bağlı bir giyilebilir cihaz kullanıyor ve uyku düzenleri bu şekilde takip ediliyor. Günde yedi saatten fazla uyuduğu tespit edilen çalışanlar küçük de olsa nakit teşviklerle ödüllendiriliyor. 2016 yılında şirket çalışanlarının yaklaşık 20 bini bu takipte yer almayı kabul etti. 

Açıl Susam Açıl

Günümüz iş ortamında giyilebilir teknoloji kullanımı hala düşük seviyelerde olsa da, bazı şirketler vücuda yerleştirilebilir teknolojiyi desteklemeye başladı bile. Wisconsin merkezli Three Square Market, çalışanlarına “çip” takmayı deneyenlerden. Bir pirinç tanesinden küçük olan mikroçip, çalışanın eline yerleştiriliyor. Çalışanlar bu şekilde güvenlik kapılarını açabiliyor, bilgisayarlara giriyor ve hatta yemek ve içecek satın alabiliyor.

Dijital İmza 

BioStamp, ABD’li şirket MC10 tarafından geliştirilen ve çeşitli verileri toplama özelliğine sahip dijital bir dövmenin adı. Doğrudan cildin üzerine yapıştırılan dövme vücut ısısı, hidrasyon seviyesi, UV ışınlarına maruz kalma gibi çeşitli verileri topluyor. Bunun bir ileri aşaması, giyilebilir cihazla iletişim kuran sindirilebilir bir sensör kullanmak. Bu teknoloji, özellikle bir hastanın sağlık durumunun güncel takibi gereken sağlık endüstrisinde çok büyük potansiyel vaat ediyor. Sağlık sektöründe diğer pek çok teknoloji gibi bunda da potansiyelin nerelere gidebileceğini ancak yeni yeni görmeye başlıyoruz. 

Geleceğin işgücüne dair önemli göstergeler

Güncel kalmak için “güçlendirmek” 

İşgücünün bazı bölümlerinin makinelerle yarışabilmesi hem de birlikte en iyi şekilde çalışabilmesi için, giyilebilir ya da bio-güçlendirme gibi teknolojilere bilhassa ayak uydurması gerekiyor. Makine öğrenme ve yapay zeka gibi teknolojilerin gelişimiyle makineler ciddi atılımlar yapıyor ve insanların da onların hızına yetişmesi lazım. 

Daha iyi çalışma koşulları sağlamak 

Giyilebilir ya da vücuda yerleştirilen teknolojiler tarafından toplanan biyometrikler, şirketlerin çalışanlarının sağlık durumuna göre çalışma koşullarını belirlemesine yardımcı olabilir. Bazı çalışanlar belirli bir kan glikoz seviyesinde ya da günün farklı zaman dilimlerinde, hatta farklı aydınlatma derecelerinde daha iyi performans gösterebilir. Bu tarz bilgileri toplayan şirketler, çalışanlarının en iyi performansa ulaşması için çalışma koşullarını kişiye özel olarak düzenleyebilir. Çalışanların hayati göstergelerini takip ederek yepyeni bir kişisel verimlilik formu oluşturulabilir ve verimlilik için en uygun ortam kişiye özel olarak sağlanabilir. 

Aşılması gereken etik sorunlar

Teknolojiyi ne kadar üzerimize giyer, vücudumuza yerleştirir ya da sindirirsek, o kadar çok bizimle ilgili bilgi toplar. Bu da kaçınılmaz olarak bilgilerin nasıl depolandığı ve işlendiği, sınırlarının ne olduğu gibi soruları ortaya çıkarıyor. Bu tarz teknolojileri destekleyen, hatta kullanılmasını şart koşan şirketlerin çok dikkatli olması gerekiyor. Kişisel bilgilerin hassaslığına oldukça önem veren kişiler, bu koşullarda sağlayacakları herhangi bir bilginin güvenliğinin çok sert ve net bir şekilde korunmasını garanti etmek isteyecektir. 
Akıllı implantlar, DNA’e dayalı iyileştirmeler, yüksek performanslı protezler ve hafıza geliştiren bileşenler sayesinde gelecekte her birey bio-yükselmenin etkilerini hissedecek.